Rivayetlere bakılırsa okumak karşı tarafa, birine barış için, anlaşmak adına ok göndermek, ok atmak demekmiş. Okuyan insan ne yaptığının bir miktar farkında ise kendi içinde ve dışındaki kargaşanın, tereddütlerin, acıların, sevinçlerin, savaşın niçin olduğunu anlamaya, neden böyle cereyan ettiğini çözmeye çalışıyor demektir. Sulh ve sükûna erişme hayali peşinde, ok işaretleri istikametinde koşacak
yahut sonsuz bir cehde, bir ictihada, bir cihada kendini hazırlayacak, savaş ve barış için ok torbasını
dolduracaktır.
Yine rivayetlere bakılırsa yazmak da günah işlemek demekmiş. Hatasız, günahsız kul olmaz çünkü. Yazık, yazgı, yazıklanmak da oradan geliyormuş. Ama “söz uçar yazı kalır” atasözünü unutmayalım. Yazmak okuduklarını kendine mal etmek, okumayı bir üst seviyeye çıkarmak hatta onlara müsbet
katkılarda bulunmaktır dense sezadır.
İradî Amel Defterleri de böyle doluyor olmalı.