Ne Bilmediğini Bilmenin Verdiği Güç
Vermek ve Almak ve Orijinaller çoksatarlarının yazarı, kritik bir öneme sahip olan yeniden düşünme sanatını inceliyor: Kendi görüşlerinizi sorgulamayı ve başkalarının zihnini açmayı öğrenmek sizi iş yaşamınızda mükemmelliğe ve özel yaşamınızda bilgeliğe taşıyabilir.
Zekâ genellikle düşünme ve öğrenme yetisi olarak görülür, ancak hızla değişmekte olan dünyamızda bundan daha önemli olan bir başka bilişsel beceri daha bulunuyor: Yeniden düşünme ve öğrendiklerini unutabilme yetisi.
Günlük yaşamlarımızda çoğumuz inançlarımızın rahatını kuşkunun rahatsızlığına tercih ediyoruz. Bize kendimizi iyi hissettirecek görüşlere kulak vermeyi, bizi iyice düşünmeye zorlayacak fikirleri dinlemeye yeğ tutuyoruz.
Anlaşmazlıkları öğrenmek için bir fırsat olarak değil, egomuza karşı bir tehdit olarak görüyoruz. Düşünce süreçlerimize meydan okuyacak kişilere yönelmek yerine, çevremizi çıkarttığımız sonuçları onaylayanlarla dolduruyoruz.
Bunun sonucunda da inançlarımızın kemiklerimizden daha zor kırılır hale gelmesine izin veriyoruz. Zamanımızın çok fazla kısmında kutsal inançlarını savunan vaizler, karşımızdakilerin yanlışlarını kovuşturan savcılar ya da onay görmek için kampanya yapan politikacılar gibi davranıyor ve çok azında gerçeğin peşinde olan bilim insanları gibi düşünüyoruz.
Örgütsel Psikolog Adam Grant, yanılmanın sevincine nasıl varabileceğimizi, gerilimli sohbetleri nasıl daha nüanslı hale getirebileceğimizi ve ömür boyunca öğrenmeye açık olan kişilerden oluşacak okulları, işyerlerini ve toplumları nasıl kurabileceğimizi cesur fikirlere ve sağlam kanıtlara başvurarak araştırıyor.