Dünyadaki ekonomik, politik ve sosyal sorunların temelinde aslında okur-yazarlık sorunu yatmaktadır. Okuyamayan, okuduğunu anlayamayan, anlasa bile yaşama geçiremeyen, yani kültürel etkinlik olarak yada bilgi edinme amacıyla kitap okumayan bireylerin sayıca çok olduğu toplumlarda, sosyal huzur, demokratik ve çağdaş bir yaşam ortamı, ekonomik eşitlik, politik istikrar sağlamak zor olmaktadır. Okur yazarlık sorunu sanıldığının aksine, yalnızca az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin değil, gelişmiş ülkelerin de başını ağrıtmaktadır.
Çocuğun anadilinin yazılı biçimiyle ilk kez okulda karşılaşması etkili bir okuma becerisi ve alışkanlığı kazanmasını engellemektedir. Bu çalışma, okul öncesi dönemde yapılacak okuma etkinlikleri yoluyla çocukların dil gelişiminde sağlanacak ilerlemenin, evrensel okur-yazarlık sorunun çözümü olduğunu, dilbiliminin bulgularından yararlanarak gözler önüne sermektedir. Erken okuma eğitimiyle sağlanacak dil gelişimi, öncelikle çocukların okul başarısını arttıracaktır. Ayrıca dil becerileri gelişen, okuma alışkanlığı kazanan ve eğitim düzeyi yükselen yeni kuşak anne-babalar, kendi çocuklarının dil gelişimine yardımcı olarak, ulusal ve evrensel kültüre daha fazla katkı yapabilen yeni kuşaklar yetiştirebileceklerdir. Böylelikle hem ulusal hem de küresel boyutta yaşamakta olduğumuz sosyal, ekonomik ve politik sorunların üstesinden daha kolay gelinecektir.