Sağ popülist hareketlerin geniş kitleler nezdinde somut bir nitelik kazanması, tarihsel açıdan iki temel olgunun birleşmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Birincisi, 70'lerin sonu 80'lerin başında neoliberal politikaların gelişmesine bağlı olarak refah devletinin dayandığı sosyal politikalara son verilmesi, toplumsal uzlaşıyı ortadan kaldırmakla kalmaz, hoşnutsuzluğu genel bir eğilim hâline dönüştürür. İkincisi, 90'lı yılların başında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte reel sosyalist hareketlerde yaşanan ideolojik bunalım, devrimci hareketlerin zayıflamasına ve faaliyet alanının daralmasına neden olur.
Genel manada “Popülizm nedir?” sorusuna sınırları belirlenmiş net bir yanıtın verilebilmesi pek mümkün görünmüyor. Popülizm, içinde yer aldığı sorunsala bağlı olarak farklı anlamlar ihtiva etmektedir. Popülizm ifadesi; iktisat politikalarının belirlenmesinde, sınıflar arası ittifakların oluşturulmasında, farklı devlet tipi ve biçimleri, bunlara özgü siyasal rejimler, toplumsal hareketler, ideoloji gibi çeşitli olguları tanımlamakta kullanılır. Bir siyasal strateji olarak popülist hareketin, sol ya da sağ olarak tanımlanması, bir siyasal form olarak hangi ideolojik söylemlere eklemleneceğine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bu çerçevede sağ popülizm; neo-milliyetçilik, ekonomik milliyetçilik ve sosyal muhafazakârlığı merkeze alan bir siyasi ideoloji olarak anlam kazanır. Sağ popülist hareketler, devlet aygıtında yalnızca yerli grup üyelerinin yaşaması gerektiğini savunan yabancı düşmanı ve yerlicilik (nativist) vurgusuyla somut bir nitelik kazanır. Yerlicilik vurgusu, yer yer ırkçılık temaları içerse de ırkçı olmayan ve kültür veya dine dayalı da olabilir. Sağ popülizm, otoriterlik ve yerlicilik niteliğinin yanı sıra yabancı düşmanı bir niteliğe sahiptir.
Bu derleme çalışmasında, "sağ popülizm" olgusu, dünyada ve Türkiye'de kuramsal ve güncel tartışmalar ekseninde ele alınarak incelenmiştir.