“Bak orada bir başına, yaralı bir güvercin var. Bacağı kırılmış, kırıldığı yerden kırmızı bir kurdeleyle bağlanmış. Özgür bırakılmış ancak uçmaya cesareti yok. Ya ölmeyi göze alıp kanat çırpacak ya da sonsuza dek uçmanın hasreti ile yanacak.”
Ben Erva… Ya da Demir Yürekli bir adamın hitabıyla Güvercin… En büyük şanssızlığımdı adım.
Ya da en büyük şansım…
Bir adam çaldı kapımı, kendi kadar karanlık bir gecede. Ve o adam çıkardı beni kırık dökük kümesimden.
Önce kanattı, sonra sardı yaralarımı.
“Demir” diyordu kendine.
Gaddar ve gözü kara Demir…
Yusuf yanını bulana kadar savaştım Demir’le. Yusuf ortaya çıktığındaysa, kanatlarım kanayana kadar ona doğru çırpmaya başlamıştım.