Ne geçmişe aitti tam, ne gelecekten vareste. Hem geleceğe heveskârdı hem geçmişe müptelâ. O'na göre 'geçmişi ve geleceği görmeye yarayan bir rasat kulesiydi hâl'. Ve hâlin içinden uzaklara bakışlar atan, huzursuzca sağına soluna dönen bir adamdı.
'Şiiri hayatına sindirmiş ince ve zarif ruhlu rüya adamlarının ön safında'ydı. O'nun edebiyatımızdaki büyüsü, eskiyle yeni arasında hem yaratıcı hem yok edici gerilimi, bir rüya diliyle anlatabilmiş olmasında yatar.