Maksut Ağa ile Beylerbeyi'ne dönerken sandalın başaltında teneke bir sandık gözüme ilişti. Belki safra olarak oraya koymuştur diye düşündüm. Yine de dayanamayıp sordum. "Kitap sandığı," dedi. "Onların arasında Aristo var, Eflatun var, Tolstoy var. Onları okurum. Ama Bey, sabahın bu saatinde Boğaz'a bak. Bundan güzel kitap olur mu?" dedikten sonra bir süre hiç konuşmadan denizi seyretmesi beni çok etkilemişti...