Hande, kreatif direktörlük yaptığı reklam şirketinde hiç beklemediği bir terfi alır ve hayatı altüst (evet, evet, terfiden dolayı) olur. Şehir değiştirmesi gerekecektir ve bunun nasıl olacağını düşünürken, kendini birden bambaşka bir ülkede (evet, evet, başka bir ülkede) bulur. Giderken yanında bir dolu hayal kırıklığı ve planlar götürür.
Elbette bu hikaye için bize bir de yakışıklı erkek lazımdır. Hani şöyle yakışıklı, kaslı, güçlü, kuvvetli... Eric de bu rol için biçilmiş kaftandır. Ancak her yakışıklının CEO ve centilmenlik abidesi olması da beklenemez, değil mi?
Bu dağ adamı ve deli kızın yolları kesişecek. O dakikadan sonra Hande'ye çok gülecek, Eric'e çok kızacaksınız, ama bu masum aşk arayışını da çok seveceksiniz.
Ve soracaksınız; eee, Aşk Nerede?