İstanbul'da Fransız büyükelçiler ve sefaret görevlileri, Osmanlı’nın maruz kaldığı kaotik ortamlarda icra ettikleri diplomatik faaliyetlerle öne çıkmışlardır. İstanbul'da bir sadrazam kadar icrâ-yı nüfuz eden Napolyon'un casusu General Horace Sébastiani, Cezayir'de Napolyon'un Lawrence'ı Vincent-Yves Boutin veya Yanya Paşası Tepedelenli Ali'nin çıkardığı isyana destek veren Pouqueville gibileri sadece bir konsolosluk veya büyükelçilik görevini yerine getirmek için değil iç karışıklıklar çıkartmak için de faaliyet göstermişlerdir.
Fransız İhtilali’nin rüzgârıyla önce bir savrulan, sonra yeniden toparlanarak denge siyaseti gütmeye başlayan Osmanlı ise diplomasi sanatında henüz pek mahir değildir. Seyyid Ali Efendi'nin diplomat Talleyrand tarafından aldatılması bu duruma örnek bir vakadır. Yetenekli ve becerikli Fransız diplomatlar, kurdukları casusluk ağıyla her türlü bilgiye kolayca ulaşabilmişlerdir. Nitekim Sultan Mahmud'un ölümünü Paris'te bulunan Reşid Paşa'ya saraydakilerden önce Fransızlar haber vermişlerdir.
Bu çalışmaya, Fransız Diplomat Kont Émile Desages'ın kaleme aldığı Osmanlı-Fransız Diplomatik Münasebetleri (1800-1840) konu edilmiştir. Yunan ayaklanmasının getirdiği kaotik dönemden Cezayir'i işgal ederek zafer kazanan bir Fransa tablosu ve Mısır paşasının isyanlarını her daim destekleyen bir Fransız dış politikası, Osmanlı paşaları nezdinde ele alınmıştır.