‘’... bu sınıftaki beş öğrencinin beşi de aynı derecede umutsuz vakalardı. Sadece beş kişi, çok daha kalabalık sınıflardakilerin toplamından daha fazla sorun yaratmayı beceriyorlardı. ‘Hepsi birbirinden beter!’ diye düşündü . ‘Herkes kendi derdinde. Yemek okulu değil, psikiyatri kliniği sanki canına yandığım!’”
Kendine hayran, filmlerdeki gibi bir şefle evlenmek peşindeki İnci; hayal insanı, sakar Mustafa; yaptığı sıkı rejim sonucu verdiği kiloları tekrar almaktan ölesiye korkan, terfi bekleyen Fikret; sıkıntılı Hülya; kendi kendisiyle konuşup duran, yalnız Süheyla Hanım; teselliyi alkolde arayan, her bakımdan “düşmüş bir yıldız şef” olan Ahmet; “aşçı yamağı”
Tekin... Rastlantılar sonucu bir “mutfak okulu”nda bir araya gelmiş, her biri kendine özgü derde, şikâyete, özleme, hayale, mutluluğa, mutsuzluğa sahip yedi kişi... Güzin Yalın, Mutfak Okulu’nda türlü insan tiplerinin renkli bir manzarasını sunmakla kalmıyor, hem yemek yapmanın kimileri için iyileştirici ve teskin edici etkisini gösteriyor hem de geçmişle hesaplaşmanın zorluklarını sezdiriyor... Hayatın içinden leziz bir mutfak hikâyesi...