“Kur’ân-ı Kerîm, bütün insanlığın hidayet rehberidir. Bununla birlikte bilhassa ona iman edenlerin hayatının her safhasını kuşatmaktadır. O, delilleriyle müminleri basiretli kılmakta, onları ebedi helakten korumaktadır. Mümin; onun lafzıyla zikir ve ibadet etmekte, mana ve maksadını anladıkça kalbini diriltmekte ve imanın tadına varmaktadır. Garip olarak geldiği dünyadaki yalnızlığını, onunla ünsiyet ve ülfet kurarak gidermektedir. Müştak olduğu rabbinin keremine, muhabbetine ve rızasına, onun kelamını okuyarak, anlayarak ve yaşayarak ermektedir. Hayatın, fikir, inanç ve ideolojilerin karmaşıklığı karşısında hakkı ve doğruyu onunla bulmaktadır. Düşünce ve gönlünü lekeleyen günah, hata ve isyanın kirlerini onunla temizlemektedir. Sıkıntısında ve sevincinde onun huzur veren himayesine girmektedir. Müminler Kur’ân-ı Kerim’i, onun her bir âyetini, kutsal CM ortamında okuyup üzerinde tefekkür ederek hayatına anlam ve değer katacakları mürebbi görmektedir. O da onların kişisel ve toplumsal hayatlarını inşa etmekte onlara değerler sunmaktadır. Hayatı değerli ve anlamlı kılan bu ilahi ölçüler, bazen lafızda açıkça bazen de geri planda örtülü olarak verilebilmektedir...”