Gitmek, alıp basını uzaklara gitmek istiyor kalbim; ebede uzanmak, sonsuz bir teneffüse çıkmak. Buraya ait değildir o. Başka diyarların özlemi kuşatıyor narin varlığını. Uzaklar, başka bir diyarın iklimi çekiyor onu. Bir gemi ayrılınca limandan; bir tren hareket edince istasyondan kıpır kıpı oluşundan anlıyorum bunu. Yağmurlar dindiği zaman; kuşlar yorulduğu zaman; gün solduğu zaman yüzüne sinen kaygıdan anlıyorum gitmek istediğini. Akıp giden bulutlara, kanat çırpan kelebeklere, uzanıp giden yollara bakışından anlıyorum içinde büyüttüğü niyetini.
Bazen alıp karşıma diyorum ki “Kalbim! Çırpınan bir kuşsun sen içimde kıpır kıpır. Kanatlarını kırdım tutmak, avuçlamak isterken. Simdi o hafif tüylerin yağıyor içimin dipsiz boşluğuna. Mütemadiyen kanayan bir kuşsun şimdi tenhalıkta. Göğsümün kafesinde boğdum seni. Asıl isteğinin ne olduğunu bilemedim. Bilemedim duadan kanatlarının olduğunu. Seni ayakta tutan sana can bahsedenin Allah’ın zikri olduğu bilemedim. Meğer seni yatıştıran bu ilahi zikirmiş. Susuzluğunu dindirecek, açlığını giderek azığın ne olduğunu çözemedim.”