(1545 - 1566)
“Hoşgörü nedir? Dinsel hoşgörünün gerekçesi gerçekten din midir? Osmanlı hoşgörülü müdür, hoşgörüsüz müdür? Kimleri, hangi kurumları, fikirleri hoşgörmüştür; hoşgörmemiştir? Ne kadar hoşgörmüştür/hoşgörmemiştir? Bahsi geçen hoşgörü/hoşgörüsüzlük bir arada yaşamak için verimli bir siyaset midir? Derdimiz sadece barış mı olmalıdır? Eleştirilebilecek ya da yüceltilecek yanları nelerdir? Osmanlı hoşgörüsü/hoşgörüsüzlüğü modern Türkiye’de farklılıklarla bir arada huzur içerisinde yaşamanın ilhamını verecek bir siyaset midir? Nasıl bir hoşgörüyü, ne şekilde tesis etmeliyiz?”
Türkiye’de hâkim siyasal söylemde “Osmanlı hoşgörüsü” muteber bir motif, sevilen bir mit. Devrim Burcu Eğilmez, zengin bir teorik ve birincil kaynak birikimine dayanarak bu miti incelemeye alıyor: Osmanlı devletinin hoşgörüsü ve hoşgörüsüzlüğü “neydi” ve “nasıl”dı? Hoşgörü kavramı, saf ve sabit bir tutum olarak değil, değişken ve akışkan bir siyaset olarak yorumlanıyor kitapta. Dinsel hoşgörü tartışması da dinler arası olmaktan öte mezhepler arası tarihsel bağlamına dikkat edilerek konuyor.
Osmanlı hoşgörü deneyiminin incelemesinde yazar, bir “altın çağ” kesitinden numune alıyor: Kanuni Sultan Süleyman ve Şeyhülislâm Ebussuud Efendi’nin hüküm sahibi olduğu 1545-1566 dönemi. Bu dönemde çıkan yasa ve uygulamalara bakarak, Osmanlı’nın iktidar biçimi ve adalet anlayışına mercek tutuyor.
Osmanlı’yı ve hoşgörü kavramını “yeryüzüne indiren”, zihin açıcı bir çalışma...