Herhangi bir oyunda rakibimiz karşısında bize kazanabilme umudunu veren şey, oynanan oyunun kurallarını biliyor olmamızdır. Üstelik, örneğin satrançta hangi taşın piyon, kale veya vezir olduğunu da biliriz.
Peki, gerçek hayatta?
“Hatalar geri dönülmek içindir” diyen Adel'in attığı iyi niyetli adımların, doğduğu toprakların kaderi olan acılarla boğuşan Filistinli bir kadının, yani Fariba’nın karşısına çıkardığı sürprizleri konu alan bu romanında modern yaşamın “belirsizlik” sarmalını anlatırken, Şahin Saruhan bu soruya “hayır” cevabını veriyor. Çünkü gerçek hayatta çoğunlukla hangi oyunu oynadığımızı bile bilmediğimiz gibi, elimizi uzatıp kavradığımız taşların ne olduğunu da bir türlü çözemeyiz. Üstelik zaman akıp geçtikçe avucumuzda piyon diye tuttuğumuz taşın şah, vezir diye tuttuğumuzun ise at olduğunu fark ederiz.