Dostunu, düşmanını tanımayan hezimete uğramaya mahkûmdur. Bu yüzdendir dost ve düşmanını tanımak; kişiler, müesseseler, devletler ve dinler için de en ehemmiyet verilmesi gereken şeydir. Düşmanın gizli olanı âşikâr olanından daha tehlikelidir.
Düşmanlığını alenî yapanı tanır ve gerekli tedbirleri alırsın. Lâkin gizli olanı senden gözükür, ‘dost’ gibi yaklaşır, yüzüne güler, tanımayı güçleştirir. Ne yazık ki düşmanını herkes tanıyamaz. Herkes iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini ayırt edemez. Kaldı ki günümüzdeki eğitim sistem ve müfredatı tam da bu ayırt edememe işlevi için var.
Bazıları ise kendine güvenip, düşmanını küçümser. O da ihanete uğramaya, gizli yâhut açık hasmının kininden nasibini almaya mahkûmdur.
Türkiye, dünyanın en stratejik kavşağında yer alıyor. Ayrıca Müslüman Türk milletine tarihinin, mensubu olduğu dinin yüklediği büyük mesuliyetler var. Türkiye’nin uzak veya yakın, içte veya dıştaki düşmanları bu gerçeğin farkında ve bu yüzden düşmanlıklarını daha da pekleştiriyor. Siyasetlerini buna göre yürütüyor.
Bu kitap dost ile düşmanın ayırt edilmesine yardımcı olmak gibi aşırı bir iddiaya sahip değildir. Ancak ele aldığı şahsiyetler ve karanlık ilişkileri ülkemize çalınan ve büyük ölçüde de tutan maya ile dünyadaki bazı kirli şahsiyetleri özetle ele alıyor. Muhtemelen de yeni karanlık ve de aydınlık yüzlerle devam edecek.