Tüketim toplumu olmaktan yana ya tüm yakınmalarımız, yine de çıkamıyoruz o tuzağın içinden. İşte o tüketici tavrın eseridir genelde sanata, özelde öyküye, şiire burun kıvırmalarımız. Sola Yayınları olarak biz, o tavra karşı kuşandık silahlarımızı. Öykülerin isyanıyla bütünleştirdik isyanımızı. İlerleme, hem Sola Yayınları adına hem edebiyat adına olacaktır.
Duyguların sarmalında ihanet ne zaman devreye girer? İntikam, iki yüzü keskin bir kılıç mı? Özgürlük, aşkın anti kahramanı, aynı zamanda yalnızlıklar atlası mı? Yoksa ezberlerimizin tutsaklığıyla o atlasın haritalarını kendimiz mi çiziyoruz?
Suna Güler, duygular arasındaki yolculuğunda her kapıyı birazcık aralıyor, belki de görmediğimiz, görüp de fark etmediğimiz bir ayrıntıyı, şimşek hızıyla sergileyip köşesine çekiliyor. Okuyanın aklında mıh gibi çakılan sorular bırakarak. Özgürlük Çıkmazı, biraz da kendimizle yüzleştiren öykülerden bir demet! İşte o yüzden okunmayı hak ediyor.